Neden birçok meslek gurubu Yaşam Koçlarına karşı? Psikologlar, rehber öğretmenler, insan kaynakları, üst düzey yöneticiler, doktorlar, diyetisyenler hatta ve hatta son zamanların modası din adamları…
Koçluk nedir ne değildir kısmını teknik olarak anlatmayacağım bunun için bu alanda yıllarını vermiş emek harcamış üstatların yeteri kadar değerli ve açıklayıcı kitaplarında fazlasıyla bahsediliyor. Bende elimden geldiği kadar katıldığım radyo programlarında ve eğitimlerimde bahsediyorum.
Yukarda bahsettiğim meslek guruplarının hepsi için bir üniversite
mezunu olmak gerekiyor hatta fark yaratabilmek için yüksek lisans, doktora
yapmanız ve bir alanda uzmanlaşmanız gerekiyor. Uzun yıllar emek harcıyorsunuz.
Haliyle birkaç ay eğitim almış ve Yaşam Koçuyum diyen kişilere inanılmaz bir
savaş açılıyor. Daha bu işe ilk gönül verdiğimde “Ne yani şimdi sen orta düzey
bir yönetici olarak üst düzey yöneticilerine koçluk mu yapacaksın? Sen okumuş
kültürlü insanlara nasıl koçluk yapacaksın iki soru sorsa kalırsın” ve daha
nicesi gibi olumsuz tepkilerle karşılaştığım olmuştur.
Koçluğun sadece çıkıp hadi sen harikasın yapabilirsin, başarırsın,
işte bu deyip alkış kıyamet danışanları ya da katılımcıları gaza getirmek
olduğu sanılır. Oysaki koçluk süreci bir yolculuktur. Hedefi belli,planı yapılmış,
süresi belirlenmiş bir yolculuktur bu. Burada karıştırılan nokta koçluğun bir
terapi yöntemi sanılmasıdır. Koçluk bir terapi yöntemi değildir. Genelde koçluk
programları tek başına verilmemektedir. Koçluk NLP ile birlikte kullanıldığı
için sanki koçlar terapi yapıyormuş gibi algılanır. Aslında NLP’nin birçok
tekniği bilişsel davranışsal terapiden gelmektedir. Çünkü NLP modelleme
yapılarak oluşturulmuştur. Yaratıcıları Bandler ve Grinder ünlü hipnoterapist Ericson ,Virginia Satir ve
Gestalt terapiyi modellemişlerdir. Ne Bandler ne Grinder ikisi de ne pskilogtur,
ne öğretmen ,ne doktor. Biri dil bilimci
diğeri ise bilgisayar mühendisiydi.
Mesleğimizin suiistimal edildiği bir gerçektir. Yanında
yürüdüğü insana koçluk yapıyorum deyip yıllarını mesleklerine veren insanların
kazandığından daha fazlasını kazandıkları düşünüldüğünde bende hak vermiyor
değilim. Çünkü ülkemizde koçların yeterliliğini denetleyecek bir kurum ve
kuruluş bulunmamaktadır. Haliyle her elini kolunu sallayan ve 1 aylık kurslarla
koçluk yapan oldukça fazlalaşıyor. Koçluk ciddi bir beceridir. Ne mentörlüktür,
ne danışmanlık, nede psikologluktur. Psikologlar, rehber öğretmenler, doktorlar,
yöneticiler çoğu güçlü sorular sormaz. Onlar daha çok nedenlerle ilgilenir.
Koçluksa nedenlerle ilgilenmez nasıllarla ilgilenir. Sokrates tarzı güçlü
sorular koçluğun temelidir ve farkındalık yaratır. Bireyin kendini tanımasına
yönelik sorularla hedef yolundaki engellerin aşılması için gereken güçlü yanlar
tesbit edilir. Hangi yönetici size nasıl daha başarılı olabilirsin diye sorar
ki! Eğer insan odaklı ve liderlik özelliğine sahip bir yönetici değilse soru
genelde şu şekildedir “Neden satışların düşük?” “Ödevini neden yapmadın?”
öğrenim hayatımız boyunca duyduğumuz en sık sorudurJ ödevini yapman için nasıl bir ortam olmalı ya
da nasıl olsa ödevlerini yapardın? Diyetisyene
gittiğinde ise çoğu elinize bir kibrit kutusu peynirle başlayan bir liste
uzatır ki kilo kontrolü konusun da bu işin ne bir matematiği ne formülü vardır.
Yazıldığınız fitness salonunda eğitmenlerimiz sizin kapasitenize bakmaksızın
aynı programı yazıp gönderir. Hiç biri hangi motivasyon kaynaklarına sahip
olduğunuza bakmaz yaklaşmacı mısınız, uzaklaşmacı mı, yoksa iç referanslı mı,
dış referanslı mı? Bu kadar meslek grubunun karşı olmasının nedeni ise Koçluğun
hayatın her alanıyla ilgilenmesidir. Bu dalların ilgilendiği her alanda koçluk yapılabilecek
olmasıdır. Koçlarsa çalışacağı konuları çok iyi bilmeli konusunun dışında olan
danışanlara dürüstçe söyleyip gerekli uzmanlara yönlendirmelidir. Meselenin
özünde yoğun bir ego çatışması olduğu su götürmez bir gerçektir. Fakat ego
konusunu bir dahaki yazımda daha uzun anlatmayı planlıyorum.
Yaşam Koçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder