23 Mayıs 2015 Cumartesi

UYAN EY UYKUSU ÇOK GÖZLERİM UYAN!


Metroları severim ben. Metrolar yaşar çünkü, hayat gibidir metrolar.Her binişinizde bir hikaye vardır dikkatli baktığınızda. Elleri kırışmış bir teyzenin tutunuşu vardır hayata… Yeni doğmuş bir bebeğin umudu… Yorgun işçinin emeği... Öğrencinin dersi … Müziğin ahengi vardır, anne kız kol kola vagon vagon gezerken çaldığı akordiyonda. Teknolojinin esareti, bazen sınıflandırma vardır bazen bir sabah gülümseyişi, bazen aşk vardır. (Aşk varsa eğer!) Bazen kahve tadı sohbetler ve bazen kırıcı sürtüşmeler. Acele vardır, bir telaş, bir koşturma bazen yardımlaşma,  iki valiz tutumu…  İki kelime arası tanıştığın çocukla sevgi vardır.. O kadar yol bitmez diyerek bitirdiğin yeni kitaplar vardır…  İtiş kakış ve kalabalık vardır. Bazen de gören gözlerin görmeyenleri görmemezlikten geldiği zamanlar vardır..

Bir anlığına karanlığa gömüldüğünüzü düşünün ve daha önce hiç görmemiş olmayı ve dünyanın neye benzediğini bilmediğinizi… Acaba gökyüzü ne renk? Ya da çimler yada deniz ne renk? Peki, renk ne renk? Sevdiğim insanın sureti ne peki? Suret ne peki? Hayalimdeki kadar güzel mi saçları sevgilinin.. Ne kadar soğuk bu karanlık acaba ışıkta daha çok sıcaklık var mıdır? Nasıl karışacağım bu kalabalığa ,sokağa çıksam görenler görmez mi beni?. Ya nasıl yürüyeceğim caddelerde, nasıl okuyacağım kitapları bilmediğim… Toplu taşıma araçlarında yer verirler mi ki ,ya ezilirsem, ya düşersem nasıl biter bu karanlık?…. Acaba burası kaç basamak acaba hangi çıkıştan çıkacağım?.. Ya benim için bir işaret yoksa?…

Düşünemiyorsunuz bile değil mi  gözlerinizi kapatıp zifiri karanlık olsa bile bir görüntü var hayalinizde ya hiç bu hayale sahip olmayanlar ya o koca yürekli insanlar….
Ben bugün tanıştım biriyle .. Metrodan inerken kalabalık içinde itiş kakış yolunu kaybederken tuttum kolundan, yönü savrulmuştu. Sadece koluna girdim.
"Yukarı mı çıkacaksın?" dedim.
"Evet" dedi.
"Bende çıkacağım" dedim. Başka bir metro hattına bineceğimi boş verip bir süre sesiz yürüdük o karanlıkta bense  o karanlığı hayal etmeye bile korkarak.  Yürüyen merdivenler durmuş basamakları saymaya başladım;

“Şimdi sağa 4 basamak var önümüzde. Şimdi sola 25 basamak var önümüzde.”

“Yüksel’e çıkacağım “dedi.

“Sağda mı solda mı?”

“Birlikte gideriz” dedim.

  Bir an kolumdan savrulduğunu hissettim bir gören görmez çarpmıştı!

“Ne dikkatsiz bu insanlar” dedik güldük. Kalabalık gene bir eylem günü, hafta sonu klasiği.Adını      sordum bende söyledim.

“Hadi son birkaç basamak kaldı sola döndük mü buluşma noktasındasın arkadaşın gelecek öyle değil   mi? “

“Evet” dedi.

“Bu bankta bekleyebilirsin. O zaman memnun oldum tanıştığıma” dedim. Sonra düşününce çok    saçma gelen bir senfoniyle …

“Teşekkür ederim gerçekten gören gözleriniz için!!” dedi ….

Sadece yürüdüm düşünmekten bile korkarak.  Ve metronun merdivenlerinden tekrar inerken durdum dünyaya baktım görebiliyor muydum sahi? Neyi görüyordum yoksa sadece hayat akıp geçiyor muydu? Sadece bakıyor muydum öylesine yoksa yaşamak için mi yaşıyordum hayatı, bunca şükür edecek şey varken hangisini nimetten sayıyordum? Her şeyin bana göre tasarlanmış olduğunu bile şimdi mi fark ediyordum? İlk kez görüyor olmaktan mutluluk duyduğumu ve gördüğümü hissettim ve aynı anda büyükte utanç içindeydim… O göremiyordu ve üstelik görmeyen o değil biz gören gözler görmüyorduk…Ve onun gibi daha nice engellenen insanlar için hayat oldukça zordu..

Metrolara binin dostum! Yaşadığınızı fark edin, sahip olduklarınıza şükredin, olmayanları fark edin dostum! Görmeyen gözlerinizi görür hale getirin dostum!

Tuba Aydoğan
NLP KOÇU