Egonu yenmeyi başardığın zaman,
içindeki bütün karanlıklar aydınlığa dönüşecektir- RUMİ
Kimliğimizin en
önemli parçasını oluşturan benlik kavramıdır ego. Kişisel gelişim ve tasavvufun
karşı karşıya kaldığı ve çatıştığı bir konu aslında ve insan olmanın,
olabilmenin ilk aşamasıdır ego. İsterseniz önce tasavvufta ki ego kavramına bakalım;
İbn-i Arabi’ye göre
ego, iki şey arasında bulunduğu yer ile tanımlanır. insan nefsi(egosu),
hem cennete doğru yükselen Tûba ağacının, hem de cehenneme doğru kök salan
Zakkum ağacının potansiyel tohumlarını ihtiva eden iki anlamlı bir varlık olup,
bu iki anlam arasında binlerce derecelendirme gözlenmektedir. Bu açıdan ego hem
Allah’ı ("O"nu) gösteren hem de "O"ndan uzaklaşan iki yönlü
gelişme potansiyeline sahiptir.
Kişisel gelişimde ise ;
Ego insanın özsaygı, özgüvenini oluşturduğu iç dünyasıdır.
Araştırmalara göre ego yani benlik ceninin 12 haftalık olmasından itibaren anne
rahminde oluşmaya başlıyor. Çocuklarda bilinçaltı kayıtları 11 yaşına kadar
devam ediyor ve bu süre zarfında ailesinden sevgi ve şefkat görmüş çocuklarda
özsaygı, özgüven olumlu yönde gelişiyor. Tam tersi ailesi tarafından aşağılanan,
gerekli sevgi ve şefkati alamayan çocuklar ise ilerdeki hayatlarında ya çok pasif,
kendine güvensiz ya tam tersi etrafında ki herkesten hınç almak istercesine
aşırı ezici ve hırçın yapıya sahip oluyor.
Kişisel
gelişimin sanki tamamen insan egosunu şişirmeye odaklı olduğu sanılır. Önce
kendin, önce sen, her şeyden önce sen, mucize sensin, sen muhteşemsin
yaklaşımlarıyla insanları tamamen bir benciliğe sürüklediği düşünülür. Altı
doldurulmadan yapılırsa doğrudur da!
Geçenlerde
Amerikan futbolu oynayan bir takımın koçunun takım oyuncularına yaptığı
konuşmayı dinlemiştim. Konuşma o kadar motive ediciydi ki bir an ben çıksam
maça sanki oyunu alacak kadar kendimi güçlü hissetmiştim. O kadar emindim
bundan. Sonuç bu konuşma benim gibi sıradan bir insan için ancak anlık bir
duygu yoğunluğuna neden olur ve sahaya çıktığım daha ilk dakikada yere serilir
ve ağlayarak geri dönerdim. Özgüven
duymak, motive olmak kötü bir şey değil elbette ama sorulması gereken birkaç tane
soru var! Bu işi yapabilecek güce gerçekten sahip miyim? Bu iş için ne vermeye
hazırım? Hangi alanda kendimi daha çok geliştirmeyelim? Eksik olan yönlerimi
nasıl daha güçlü hale getirebilirim? Hangi kaynaklara sahibim? Pes etmek
istediğim de kendimi hangi amacımın tutkusuyla motive edeceğim?
Kendi
benliğinizi beslemeden, onla ilgili çatışmaları çözmeden, sahip olacağınız
diğer kimlikler içinde egonuzun karşınıza çıkması an meselesidir. İş hayatında
sıkça karşılaşılan ego problemleri ya da sosyal çevredeki ego problemlerinin
tamamında doğru beslenmemiş egosal sorunlar yatar. Aldatan eşler, hırçın üst müdürler, kıskanç
arkadaşlar, sizi sıkboğaz eden ve aşırı sahiplenici ebeveynler…
Hidrojen doğa
dostu bir elementtir. H2O bize hayat
veren maddenin (SU) birleşenleridir.
Fakat hidrojen izotopları olan döteryum ile trityumun füzyona
uğratılarak kitleleri imha edebilecek nükleer silah yapımında da kullanılır.
Burada suç hidrojenin değildir. İyi yönde kullanıldığında hayat verirken, kötü
yönde kullanılması halinde hayat son vermektedir. Kötü olan ego yani benlik
kavramı değil kötü olan onu besleyiş ve oluşturma şeklimiz. Doğru bileşenlerle bir araya
geldiğinde iyi bir lider, idealist bir öğretmen, can bir dost sırdaş, sadık bir
eş, huzurlu bir yuva, ferah toplum, ideal bir yönetici, doğru anne baba modeli,
kötü birleşenlerle bir araya geldiğinde ise; kaos içinde bir ülke,
çalışanlarını tutamayan sirkülasyonu bol iş yeri, okuldan nefret eden
öğrenciler, şiddet ve nefret dolu bir aile, aldığı son model arabası yada
kıyafetiyle sana hava atan insanların olduğu sosyal ortamlar oluşur…
Dünyaya gelirken yalnızdık ve ölürken de yalnız olacağız.
Sorumlu olacağımız tek şey kendimiz ve kendi yaptıklarımız olacak. O zaman ilk
önce kendimizden başlamalı sevmeye, var olmaya ama doğru bileşenlerle…
Uzun zamandır üzerinde düşündüğüm ve yazmak istediğim bu
yazıya katıldığım ODM 1 eğitimde Değerli Hocamız Tamer Dövücü’nün aydınlatıcı
bilgilerinin tuttuğu ışıktan dolayı teşekkür ederim.
Dengede bir hayat dileğiyle...