4 Kasım 2014 Salı

İMDAAAT! BİLGİSAYARIMA VİRÜS BULAŞTI.


Bu hafta son zamanlarda danışanlarımdan sıklıkla duyduğum bir konuya değinmek istedim.

“Kafamı boşaltmaya ihtiyacım var!”

  Bilgisayarlar insan beyni modellenerek oluşturulmuştur. Henüz insan beyninin kapasitesine ulaşan  ve bu kadar mükemmel işleyen bir bilgisayar  üretmek mümkün olmadı. İş bu haldeyken nasıl oluyor da bu müthiş işlemcili ve hafızalı beynimizi doldurabiliyoruz? (İNSAN BEYNİNİN HAFIZA KAPASİTESİ: 200 terabyte) Bilgisayarlarımızın kapasitesi dolduğu anda yaptığımız çok basit bir işlem vardır “SİLMEK” . Bilgisayarınızı yavaşlatan ve arka planda çalışan ne kadar gereksiz şeyler varsa siler yada tam performans almak için format atarız.  Peki bunu neden beynimiz için yapmıyoruz?
  Öncelikle arka programımızda çalışan gereksiz programlara bir bakalım. “Korkularımız ve kaygılarımız” gereksiz çalışan programlardan sadece biri. Farkında olmadan gelecekten kaygılanır ve kendi kendimize yersiz korkular oluştururuz. Çoğu zaman da bunların farkına bile varmayız. Fakat onlar arka planda size fısıldar durur. Öncelikle beyninizde sizle konuşan bu iç sese gerçekten kulak vermek gerek sizin için ne söylüyor? Korkuları gerçekçi mi ? Sizi korumaya mı çalışıyor yoksa sadece kuruntudan mı ibaret?  Korkuları yenmenin en güzel yöntemi onların üstüne gitmektir. Onlara soracağınız sorularla gerçekçi olup olmadıklarını anlayabilirsiniz! Beyninize işleyecek iyi bir görev vermezseniz emin olun o sizin için bulur ve bunlar hiçte olumlu şeyler olmaz!
  Diğer gereksiz programlardan biride geçmişe takılı kalmaktır. Beyninizde sürekli yaşanmış kötü olayları canlı bir film gibi izleyip durmakta bardağınızın günden güne dolmasına neden olacaktır. Mevlana der ki ; Dünle beraber gitti, cancağızım ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım. Yaşanacak her şey yaşandı ve bitti. Kendinize sormanız gereken yaşanan olaylardan “Ne öğrendim?” olmalıdır.
  Birde enerji emiciler var tabiî ki! Beyninize tıpkı bilgisayarınıza bulaşmış ve bir türlü kurtulmadığınız ve tüm işletim sisteminizi mahfeden “virüsler” mevcut. Bunun için sizinde kendiniz için geliştirdiğiniz bir virüs koruma programınız olmalı. Bu programın en güçlü kaynağı ve temeli “Kendinize güven ve olumlu inançlar” dır. Etrafınızda sizi ne kadar aşağı çekmek isteyen, yapamazsınız diyen “virüsler” olsa da inançlarınız ve kendine güveniniz sizi bir kalkan gibi koruyacaktır.
   Peki sadece sebepler bunlar mı? Tabiî ki değil! Bazen gerçekten soluk almaya ihtiyacınızda olabilir? Hayatı bir yarış gibi algılayıp hiç durup dinlenmeden tırmanmak bazen soluğunuzun tıkanmasına neden olabilir. Yorulduğunuzda dinleneceğiniz tepeleriniz olsun güzel yemyeşil düzlükler. Bunlar belki bir dost , belki bir kitap , belki  kısa bir tatil , uzun doğa yürüyüşleri  yada meditasyon bile olabilir. Aslında meditasyon beynimizi terbiye etmek için çok güçlü bir yöntemdir. Günlük hiç bir şey düşünmeden  iç dünyamıza yapacağımız 10’ar dakikalık yolculuk aklımızı kurcalayıp bizi sürekli yoran iç sesimizi de terbiye etmemizde mucizeler yaratabilir. 

Bırakın hayat sizin için aksın, siz hayat için akmayın!

Bu muhteşem kasım ayının tadını çıkaracağınız, kurumuş yaprakların sesini kulaklarınızda duyacağınız ve tüm güzelliklerini yaşayacağınız bir ay olması dileğiyle. Unutmayın doğa bile yeniden doğmak için yaprak döküp kendini tazeliyor.

 Yenilenmeniz ve yeniden doğmanız dileğiyle.

Sevgilerimle

Tuba Aydoğan

Yaşam&NLP Koçu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder