Bu hafta son zamanlarda
danışanlarımdan sıklıkla duyduğum bir konuya değinmek istedim.
“Kafamı boşaltmaya ihtiyacım var!”
Bilgisayarlar insan beyni modellenerek
oluşturulmuştur. Henüz insan beyninin kapasitesine ulaşan ve bu kadar mükemmel işleyen bir
bilgisayar üretmek mümkün olmadı. İş bu haldeyken
nasıl oluyor da bu müthiş işlemcili
ve hafızalı beynimizi doldurabiliyoruz? (İNSAN BEYNİNİN HAFIZA KAPASİTESİ: 200 terabyte) Bilgisayarlarımızın
kapasitesi dolduğu anda yaptığımız çok basit bir işlem vardır “SİLMEK” . Bilgisayarınızı
yavaşlatan ve arka planda çalışan ne kadar gereksiz şeyler varsa siler yada tam
performans almak için format atarız.
Peki bunu neden beynimiz için yapmıyoruz?
Öncelikle arka programımızda çalışan gereksiz
programlara bir bakalım. “Korkularımız ve kaygılarımız” gereksiz çalışan
programlardan sadece biri. Farkında olmadan gelecekten kaygılanır ve kendi
kendimize yersiz korkular oluştururuz. Çoğu zaman da bunların farkına bile
varmayız. Fakat onlar arka planda size fısıldar durur. Öncelikle beyninizde
sizle konuşan bu iç sese gerçekten kulak vermek gerek sizin için ne söylüyor?
Korkuları gerçekçi mi ? Sizi korumaya mı çalışıyor yoksa sadece kuruntudan mı
ibaret? Korkuları yenmenin en güzel
yöntemi onların üstüne gitmektir. Onlara soracağınız sorularla gerçekçi olup
olmadıklarını anlayabilirsiniz! Beyninize işleyecek iyi bir görev vermezseniz
emin olun o sizin için bulur ve bunlar hiçte olumlu şeyler olmaz!
Diğer gereksiz programlardan biride geçmişe
takılı kalmaktır. Beyninizde sürekli yaşanmış kötü olayları canlı bir film gibi
izleyip durmakta bardağınızın günden güne dolmasına neden olacaktır. Mevlana
der ki ; Dünle beraber gitti, cancağızım ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi
yeni şeyler söylemek lazım. Yaşanacak her şey yaşandı ve bitti. Kendinize
sormanız gereken yaşanan olaylardan “Ne öğrendim?” olmalıdır.
Birde enerji emiciler var tabiî ki! Beyninize
tıpkı bilgisayarınıza bulaşmış ve bir türlü kurtulmadığınız ve tüm işletim
sisteminizi mahfeden “virüsler” mevcut. Bunun için sizinde kendiniz için geliştirdiğiniz
bir virüs koruma programınız olmalı. Bu programın en güçlü kaynağı ve temeli
“Kendinize güven ve olumlu inançlar” dır. Etrafınızda sizi ne kadar aşağı
çekmek isteyen, yapamazsınız diyen “virüsler” olsa da inançlarınız ve kendine
güveniniz sizi bir kalkan gibi koruyacaktır.
Peki
sadece sebepler bunlar mı? Tabiî ki değil! Bazen gerçekten soluk almaya
ihtiyacınızda olabilir? Hayatı bir yarış gibi algılayıp hiç durup dinlenmeden tırmanmak bazen soluğunuzun tıkanmasına neden olabilir. Yorulduğunuzda
dinleneceğiniz tepeleriniz olsun güzel yemyeşil düzlükler. Bunlar belki bir
dost , belki bir kitap , belki kısa bir
tatil , uzun doğa yürüyüşleri yada meditasyon
bile olabilir. Aslında meditasyon beynimizi terbiye etmek için çok güçlü bir yöntemdir.
Günlük hiç bir şey düşünmeden iç
dünyamıza yapacağımız 10’ar dakikalık yolculuk aklımızı kurcalayıp bizi sürekli
yoran iç sesimizi de terbiye etmemizde mucizeler yaratabilir.
Bırakın hayat sizin için
aksın, siz hayat için akmayın!
Bu muhteşem kasım ayının
tadını çıkaracağınız, kurumuş yaprakların sesini kulaklarınızda duyacağınız ve
tüm güzelliklerini yaşayacağınız bir ay olması dileğiyle. Unutmayın doğa bile
yeniden doğmak için yaprak döküp kendini tazeliyor.
Yenilenmeniz ve yeniden doğmanız dileğiyle.
Sevgilerimle
Tuba Aydoğan
Yaşam&NLP Koçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder